Tuqßa DiNç
İyi EğLenceLer  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Kumuk TürkLeri
  KumukLarın DiL Ve Edebiyatı
  KumukLarın ALfabesi
  KumukLarın DinLeri
  Kumuk MüzikLeri
  Kumuk MuhacirLeri
  KumukLarın HaLk Hareketi: TengLik
  KumukLarın YemekLeri
  Kumuk Tarihinin KronoLojik Sırası
  KumukLarın Arması ve Haritası
  TÜRK DÜNYASI
  ALtay TürkLeri
  Başkurt TürkLeri
  Çuvaş TürkLeri
  Kırgız TürkLeri
  Nogay TürkLeri
  Özbek TürkLeri
  Tuva TürkLeri
  Türkmen TürkLeri
  Yeni Uygur TürkLeri
  Hakas TürkLeri
  Kırım TürkLeri
  ALfabeLer
  Site Sahibi Hakkında BiLgi
Nogay TürkLeri
Cuci'nin oğlu Moğol'un torunu olan Nogay, Altın Ordu yönetiminde söz sahibi olan bir tümen beyidir. Bir cariyeden doğduğu için yasaya göre han olamamıştır. Özellikle Don (Ten) ile Dinepr (Özü) arasındaki bölgelerde nüfuz kazanan Nogay, Berke Han'ın ölümünden sonra müstakil bir han gibi hareket etmiştir. Lev Galitskiy'in 1276'da Nogay'a mektup ve elçiler göndererek Litvanya'ya karşı sefere çıkmayı önermesiyle Nogay'ın ismi de Rus yıllıklarında yer almaya başlar. Nogay, Rus prensleri arasında nizam sağlamış, 1285'te Kıpçak ülkesinde açlık başlayınca Lehistan ve Macaristan'a akınlar düzenlemiş, Bulgaristan'ı feodal devlet olarak kendisine tabi kılmıştır. Tula Buğa (1287-1290) zamanındaki iç karışıklıklarda rol oynamış, Cengizlilerden istediği kişiyi "han" ilân etmiştir. Altınordu'nun işlerine durmadan karışarak anlaşmazlıklara sebep olan Nogay, Tula Buğa'ya karşı Tokta'yı (1290-1312) tahta çıkarmıştır. Tokta'ya birçok Nogay beyini öldürtmesine rağmen aralarında anlaşmazlık çıkmış, Tokta 1299 yılında Kafkasya dağları önündeki "Kökenlik" denen yerde Nogay'ın ordusunu yok etmiştir. Nogay da savaş meydanında öldürülmüştür (1300) (Bavbek 1986: 161). Nogay'ın tarihte, bilhassa Altın Ordu-İran Savaşında kazandığı zaferle ve Mısırlılarla kurduğu münasebetlerle adından bahsettirdiği görülür (İnan : 309).

Nogay'ın idaresinde toplanan beyler, ölümünden sonra onun adıyla anılmaya başlamışlar ve Altın Ordu'nun yıkılmasından sonra Nogay Hanlığı adı altında birleşmişlerdir. İdil'den (Volga) Balkaş'a, Hazar Denizi'nden Aral gölüne kadar uzanan bu hanlığın merkezi Saraycık olmuştur. Birçok Türk boyunun yaşadığı bu hanlıkta asıl söz sahibi olanlar Nogaylardır (Bavbek 1986: 161). Nogaylar 16. yüzyıla kadar rahat bir şekilde yaşamışlar ve bu yüzyılın ilk yarısında Astrahan Hanlığı yönetiminde etkili olmuşlardır. 1552'de Kazan Hanlığının, 1556 yılında da Astrahan Hanlığının Rusya'ya bağlanmasından sonra Nogaylar da dağılmaya başlamışlardır. 1552-1558 yıllarında Batı Kazakistan'da İdil ve Yayık havzasında büyük bir kıtlık yaşanmıştır. Göçebe olan ve hayvancılıktan gelir sağlayan Nogay Türkleri bu kıtlıktan çok etkilenmişlerdir. Zamanla Nogay mirzaları arasında da anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştır. İsmail Mirza, Rus hâkimiyetini kabul etmiş, İsmail Bey'in kardeşleri Mamay Mirza ve Urak Mirza ise Ruslara düşman olmuşlar, daha sonra da öldürülmüşlerdir. Mamay'ın oğlu Yahşi Saat Mirza, Urak'ın oğlu Kadı Mirza ve Yusuf Bey'in oğulları, 1558-1559 yıllarında kendilerine tabi olan halkla birlikte Kafkasya ve Kırım tarafına geçmişlerdir. Bundan sonra İdil'in batısı Kırım tarafı veya Kiçi (Küçük) Nogay, doğusu ise Nogay tarafı veya Ulı (Büyük) Nogay olarak  isimlendirilmiştir (Bavbek 1986: 162-163).

M. Alpargu, Nogayların kendi aralarında bölünmelerine, özellikle İsmail ve Yusuf Mirza arasındaki iktidar mücadelesinin sebep olduğunu belirtmektedir. Yusuf Mirza öldürüldükten sonra, İsmail Mirza'nın han olabilmesi için anlaşma sağlanamamıştır. Böylelikle Nogaylar, Rus taraftarı ve Rus muhalifi olarak iki farklı topluluğa ayrılmışlardır (Alpargu 1992: 13).

Yahşi Saat Mirza'yı kendilerine Ulu Bey seçen Küçük Nogaylar, Kırım hanı I. Devlet Giray'ın verdiği Kuban boyu ile Azak Kalesi arasındaki bölgeye göç etmişlerdir. Bir süre sonra da Özi Kalesi'nin batısında Turla ile Tuna ırmakları arasına yerleştirilirler. Rusların Kırım'ı işgali ve Tuna boylarına yayılması üzerine de Osmanlı topraklarına sığınırlar.

Büyük Nogaylar ise bulundukları bölgede başlayan kıtlık sebebiyle 1601'de Kuban Irmağı boylarına gitmişlerdir.

1603'te Rusların içinde bulunduğu karışıklıktan faydalanan Büyük Nogaylar bağımsızlıklarını ilân ederler. Ercilasun, Nogay Türklerinin Rus hâkimiyetine girdikleri tarih olarak 1604'ü göstermektedir (Ercilasun 1992: 32). Nogay Türkleri 1634'te Kalmukların istilâsına uğrarlar. Bu durum büyük ordanın güneye göçüp küçük orda ile birleşmesini sağlar. Ancak Kozakların baskısı yüzünden Nogaylar bu bölgeden de çıkmak zorunda kalırlar. 1770'te Ruslarla yaptıkları anlaşma sonucu Kuban bölgesinde bağımsız bir hanlık kuran Nogaylar, 1777'de Rusların yaptığı katliama maruz kalmışlardır. İşte Nogayların asıl göçü bundan sonra başlamıştır (Alpargu 1996: 17-198; Ana Britanica :572).

Etnograflardan Georgi 18. yy.'da Nogayların yayıldıkları yerleşme sahasını şöyle gösterir:

a. Don ve Kuban Irmakları arasındaki 70.000 Nogay topluluğu,
b. Kırım Yarımadası Nogay halkı,
c. Astrahan Nogay kolu (bunların bir kısmı Kafkasya'ya ve Kırım'a, bir kısmı Başkırdistan'a göç etmiştir ),
d. Kuban ve yöresi Nogayları (Caferoğlu 1988: 46).

1783'te Rus ordusu Kuban ve Don arasında göçebe hayatı yaşayan Nogay Türklerine saldırmış ve büyük bir bölümünü yok etmiştir. Sağ kalanlar Kuban'ın sol kıyısındaki Edigelere sığınmışlardır (Bavbek 1986: 164). Bazıları bugünkü Krasnodar bölgesinde yerleşik bir hayata geçmeye mecbur bırakılmış, bir kısmı da eski topraklarına dönmüştür. Bir kısmı ise deniz yoluyla İstanbul'a, birazı da Karadeniz'deki limanlara gelmişlerdir (Alpargu 1996: 200).

Küçük Nogaylardan geriye kalanlar Kuzey Kafkasya'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar. İdil'in doğusunda kalan Nogayların bir bölümü Kazak hanlarına, bir kısmı da Başkurtlara tabi olmuşlardır. O. Bavbek diğer Nogayların Karakalpak adıyla ayrı bir grup hâlinde yaşadığını, Özbeklere katılan Nogayların ise nüfuz sahibi olduklarını, Mangıt reisi Masum Şah Murad'ın Ebu'l-Gazi Han döneminde, bu hükümdarın kızı ile evlenerek tahta oturduğunu (1785-1800) belirtmektedir (Bavbek 1986: 164-165).

19. yy.'da Rus saldırıları sebebiyle göç edenlerin sayısı çok fazladır. Bu yıllarda göçü hızlandırmak için evlerin yakılması, insanların iskelelere yığılması gibi olayların belgeleri arşivlerde bulunmaktadır. Hatta o yıllarda, Kafkasya'da bulunan General Odomikof'a buradaki asayişin nasıl düzeltileceği sorulduğunda, alınan cevap "Nogay ahalisinin bulundukları yerlerden uzaklaştırılmalarıyla" olmuş ve bu Rus gazetelerinde yayımlanmıştır (Saydam 1996: 118). 18 Kasım 1858'den itibaren Batı Kafkasya'dan Osmanlı topraklarına gelen Nogayların sayısı bir yıl içinde 11.309'a ulaşmıştır. Bunların büyük bölümü Adana ve Dobruca'ya gönderilmiştir. 1863 yılına kadar göç eden  Nogayların sayısı 30.000'i bulmuştur. Bunların tamamı Yedisan, Beşno, ve Canboyluk kabilelerine mensupturlar (Alpargu 1996: 201). Kuban ve Terek'in kuzeyi ele geçirildikten sonra binlerce Nogay ve Kalmuk ailesi Dağıstan ve Çerkez kuvvetleriyle birleşmesinler diye Volga'nın ötesine göç ettirilmişlerdir. Onların yerine de Rus köylüleri yerleştirilmiştir. Bu sistemli politika ile Rusya'nın hemen her yerinde olduğu gibi Kafkasya'da da demografik bakımdan Rusların üstün olması sağlanmıştır (Saydam 1996: 122-123).

 
   
Şu Ana KaDar 22 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol